Blog

Kent Rehberi

Mardin’in Kısa Tarihçesi

16.09.2025 125 Okunma Admin
Mardin’in Kısa Tarihçesi Mardin’in Tarihi

Mardin’in Tarihi

Kadim Mezopotamya’dan günümüze uzanan çok kültürlü miras.

Tarih • Medeniyet • Kültür

Mardin, Mezopotamya’nın kuzeyinde, Dicle ile Fırat nehirleri arasında yer alan ve tarih boyunca pek çok uygarlığın buluşma noktası olmuş kadim bir şehirdir. Coğrafi konumu itibariyle hem bir geçiş yolu hem de bir kültürler kavşağı olan şehir, binlerce yıllık tarihi boyunca farklı inançlara, dillere ve medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır.

İlk Yerleşimler ve Antik Çağ

Şehrin bilinen en eski tarihi, M.Ö. 4500’lü yıllara, yani Kalkolitik Çağ’a kadar uzanır. Arkeolojik kazılarda bulunan eserler, Mardin ve çevresinde bu dönemde ilk yerleşimlerin başladığını göstermektedir. Asur, Sümer, Akad ve Babil gibi Mezopotamya uygarlıkları, Mardin’i ticaret yollarının üzerinde stratejik bir nokta olarak görmüş ve burada kalıcı izler bırakmıştır. Özellikle Asurlar, bölgede önemli askeri üsler kurmuş, taş işçiliği ve yazıtlar ile izlerini günümüze taşımıştır.

Urartu, Med, Pers ve Helenistik Dönem

M.Ö. 1. binyılda Mardin, Urartu ve Med egemenliğine girmiştir. Daha sonra Persler’in hâkimiyeti altına giren şehir, Büyük İskender’in seferleriyle Makedon hâkimiyetini yaşamış, ardından Seleukoslar ve Partlar döneminde yeniden şekillenmiştir. Roma İmparatorluğu’nun bölgeye hâkim olmasıyla birlikte Mardin, Doğu Roma (Bizans) ile Sasani İmparatorluğu arasında sık sık el değiştirmiştir. Bu dönemde şehir, askeri ve ticari açıdan önemli bir merkez olarak varlığını sürdürmüştür.

İslamiyet’in Gelişi

7. yüzyılda İslam ordularının bölgeye girmesiyle Mardin, Emeviler ve Abbâsîler’in hâkimiyetine girdi. İslam medeniyetinin etkisiyle şehirde yeni camiler, medreseler ve hanlar inşa edildi. Bu dönemden itibaren Mardin, Müslümanlarla birlikte Hristiyan Süryaniler, Ermeniler ve diğer toplulukların birlikte yaşadığı çok kültürlü bir yapıya kavuştu.

Selçuklular ve Artuklular

11. yüzyılda Selçukluların bölgeye girmesiyle şehir, Türk-İslam medeniyetinin etkisini güçlü bir şekilde hissetmeye başladı. Ancak Mardin’i asıl şekillendiren hanedan, 12. yüzyılda kurulan Artuklulardır. Artuklular, 250 yıla yakın bir süre boyunca Mardin’i başkent yapmış ve şehre bugün bile ayakta olan birçok mimari eser kazandırmıştır. Ulu Cami, Zinciriye Medresesi, Kasımiye Medresesi ve birçok han, köprü ve çeşme, bu dönemin ihtişamını yansıtır. Taş işçiliğinin zirveye ulaştığı Artuklu dönemi, Mardin’in kültürel kimliğinin temelini oluşturur.

Osmanlı Hakimiyeti

Artuklulardan sonra şehir, kısa süreliğine İlhanlılar, Akkoyunlular ve Karakoyunluların yönetimine girmiştir. 16. yüzyılda Yavuz Sultan Selim’in seferleriyle Osmanlı topraklarına katılan Mardin, Osmanlı döneminde de önemli bir sancak merkezi olmuştur. Osmanlı döneminde şehirde ticaret gelişmiş, farklı dini ve etnik topluluklar yan yana yaşamaya devam etmiştir. Süryani kiliseleri, camiler, medreseler ve hanlar bu çok kültürlü yapının simgeleri olarak günümüze ulaşmıştır.

Cumhuriyet ve Günümüz

Cumhuriyet döneminde Mardin, Türkiye’nin güneydoğusundaki stratejik konumunu korumaya devam etmiş, aynı zamanda kültürel ve tarihi dokusuyla öne çıkmıştır. Dar sokakları, taş konakları, cami ve kiliseleriyle bir açık hava müzesi görünümündedir. Farklı inançların ve dillerin yüzyıllardır bir arada yaşadığı şehir, bu özelliğiyle barış ve hoşgörünün sembolü olarak kabul edilmektedir.

Sonuç

Bugün Mardin, yalnızca tarihi mirasıyla değil; aynı zamanda taş işçiliği, yöresel mutfağı, gelenekleri ve insanlarının misafirperverliği ile de tanınır. UNESCO Dünya Mirası geçici listesinde yer alan Mardin, geçmişten günümüze taşıdığı çok kültürlü mirasıyla Anadolu’nun en değerli şehirlerinden biri olmayı sürdürmektedir.

Hazırlayan: Artuklu SOFT— Mardin Tarih Rehberi
WhatsApp ile İletişim
0 (531) 086 74 48
E-posta Gönder